Alüminyum Giydirme Cephe Sistemlerinde Cam Uygulamaları
Alüminyum Giydirme Cephe Sistemlerinde Cam Uygulamaları
İnce bir kesitle yapı fiziği sorunlarını çözen, yapının dış kabuğunu oluşturan giydirme cephe sisteminin en önemli bileşenlerinden biri camdır. Cam, binaların estetik görünümünde büyük bir rol oynar, ancak cephede kullanılacak yanlış bir cam seçeneği binadan beklenen fonksiyonları ve performans özelliklerini bozabilir .
Konforlu bir çalışma ve yaşam ortamı sağlamak için seçilen cam, yanlış kararlar sonucunda çalışan insanları direkt güneş enerjisi radyasyonuna maruz bırakıp rahatsız edebilir. Cam yeterli ısıl performans gösteremezse çalışanlar paltolarıyla işlerine devam edebilir ya da yeterli ışık almayan karanlık ortamlarda çalışmaktan depresyon geçirebilirler. Ayrıca yeterli miktarda ses izolasyonu da çok önemlidir. Gürültü düzeyi yüksek ortamlarda çalışmak, sorunlara ve çalışma veriminde düşüşe yol açmaktadır. Bu konu özellikle otel, hastane ve okul binalarında daha da önem kazanmaktadır. Kiriş kolon yüzeylerinde, parapet önünde, sağır duvar önünde kullanılan camlar, arkadaki yüzeyi ve mekanik elemanları k ısmen gizleyebilmeli, vizyon camlarına uyumlu veya tezat, homojen yüzeyler oluşturmalıdır. Parapet önü camlarında vizyon camlarıyla uyumlu ve yakın görüntü elde etmek amacıyla genellikle gölge kutusu oluşturularak tek camlı, ısıcamlı uygulamalar gerçekleştirilir. Cam arkasında bulunan kiriş, parapet veya kolon yüzeyleri üzerinde; cam yüzeyinden min. 50 mm geride olmak şartıyla, koyu ve mat renkli homojen bir satıh oluşturulur. Bu boşluğa ışık sızması engellenmelidir. Arkada oluşturulan koyu ve homojen satıh genelde cam yünü veya taş yünü malzemelerinden siyah cam tülü kaplı olanlarının kullanılmasıyla elde edilir. Bu sayede ısı yalıtımı da gerçekleştirilir. Ancak bu uygulamalarda, bakış açısının 90° ye yaklaştığı ve camdaki yansımanın az olduğu durumlarda, arka fondaki dalgalanmalar algılanabilir. Gölge kutusu yönteminde karşılaşılan diğer bir problem ise, güneş radyasyonunun etkisi ile parapet boşluğunun 100° C’ye ulaşmasıdır. Bu durumda, bu bölgelerde kullanılan yalıtım malzemeleri, plastikler, boyalı satıhlar, emprenye edilmiş ahşap, yapıştırıcılar vb. malzemeler uçucu bileşikler yaymakta ve bu bileşikler içe bakan reflektif kaplama üzerinde organik kondensatlar oluşturmaktadır. Bu bileşikler başlangıçta çok ince ve homojen olmayan film tabakası oluştururlar, ama zamanla bu bölgeler temizlenmediği için kalın tortulara dönüşerek reflektif tabakayı tahrip eder görüntü bozukluklarına neden olurlar. Dolayısıyla parapet önlerinde uçucu bileşikler içeren malzemeler kullanılmamalı ve boşluklar havalandırılmalıdır.